Satranç Tahtası / deneme

Tunahan GÜDER (Sivas, 2024)

Hayat bir satranç tahtası gibi olsaydı acaba nasıl olurdu? Zamanında yapmadığın bir hamle, gözden kaçırdığın bir hareket veya kaybını önemsemediğin bir taşın günün sonunda mat edilmene sebep olacağını zamana yayılmış olarak değil de o an da görebilseydik? Acaba gerçekten bir şeyler değişir miydi? Pardon soru yanlış oldu. Olaylara sebep olan biziz. O halde soruyu düzeltelim: Acaba gerçekten değişir miydik?

Hayatın 3 – 5 dakikalık hızlı bir satranç maçından çok daha uzun soluklu olması onu nasıl değerlendirdiğimize bağlı olarak bir nimetle bir külfet olma arasında gidip geliyor. Hangimiz herhangi bir yanlışın içine düşmüyoruz veya eksik davranışlarda bulunmuyoruz ki? Böyle durumlarda yaratılış itibariyle hata yapmaya meyilli insanın hatalarından ders alması için fırsat verilmeseydi belki de hiç adil olmazdı. Fakat neyse ki hayat böyle değil. Eğer bugün kalemi eline alıp yazmazsan belki de yarın alabileceğin Nobel Edebiyat ödülü elinden kayıp gitmeyecek, bugün test çözmediğin takdirde yarın gireceğin sınavda sıfır çekmeyeceksin, bugün aman canım ne olacak diyerek erdemsiz bir davranışta bulunduğunda toplum yarın yozlaşmayacak, eşine ve çocuğuna karşı “olması gereken davranışı” bugün sergilemediğin için yarın çocuğun içine kapanık bir insan veya tam tersi duygusal yönden zayıf, ahlaksız ve şımarık yetişkin bir çocuk olmayacak ve bugün geleceğe dair ümidini kaybedip idealist düşünceleri bir kenara bıraktığın için yarın o kurtuluşun ışığı sönmeyecek. Bir satranç maçına göre uzun soluklu olmasının nimeti olan bu durumlar için maalesef asıl tehlike işte burada başlıyor: Ya zararı göremeyip yarın da aynı hatayı yaparsak? Tabi bu durumda da kolaya kaçıyoruz: Suçu ya aşkın bir güce ya da içkin bir kuvvete atıyor ve hatanın bizde olmadığı sanrısına kapılıyoruz, halbuki hakikat gözümüzün önünde olmasına rağmen.

Tefekkür ve teslimiyet içinde kalmanız dileğiyle…